İşe alım yapan İnsan Kaynakları sorumluları için en zor işlerden biri, müşterinin tam olarak ne istediğini bilmemesi, sürekli fikir değiştirmesi, çerçeveyi net çizmemesidir.
Araştırmalar Türkiyedeki İnsan Kaynakları (İK) problemlerinin büyük ölçüde işe alımla başladığını ortaya koyuyor. Yani daha başlangıçta hata yapıyoruz.
Şirkete güvenlik görevlisi alırken izleyeceğimiz süreç ile bilgi yoğun pozisyonlar için alım yaparken izleyeceğimiz süreç birbirinden farklı olmalı. Dikkat edin mavi yaka, beyaz yaka gibi bir ayrıma gitmiyorum.
İnsan kaynaklarında hemen her çalışanın bir dönem denk geldiği işlerden biridir bu... İşe alım, benim üzerinde uzmanlaşmak istediğim bir konu olmakla beraber bir süre sonra fazla tekdüze gelebilir diye düşündüğüm bir alan.
İşe alım sürecinde yaşadığım kişisel tecrübeler, konu ile ilgili yaptığım tartışmalar ve bana ulaşan onlarca görüşü birleştirdiğimde 10 maddelik bir yol haritası çizebilirim.
Bazı pek kurumsal şirketlerde, pek kurumsal kurallar vardır. Dokunanı yakar. Yıkmak bir tür günahtır. Örneğin, eğer bir çalışan işten kendi isteği ile ayrıldıysa, zinhar geri alınamaz. Bugün birçok büyük kurum, burada geri adım attı...
İş görüşmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Zor, stresli ve heyecanlı bir süreç öyle değil mi? Hayatımın bazı bölümlerinde "iş arayan" pozisyonunda oldum. İlginç deneyimlerim oldu.
Doğru kişiyi doğru işe almanın önemini bilsek de maalesef bazı nedenlerden dolayı her zaman doğru işe alım sağlanamayabiliyor. Benim en çok gözlemlediğim, pozisyonların çok kısa bir sürede doldurulmak isteniyor olması.
Milyon dolarlar verilerek transfer edilen sporcuların sadece video bantlardan izlenerek transfer edildiğini ve eş/dost/tanıdık aracılığı ile seçilen sağlık ekiplerine emanet edildiklerini düşünmüyorsunuz değil mi?
Mutlaka adayların elinden çıkmış CV'lerini görmek isterim. Hareket noktasında web siteleri kanalı ile gelen formatları kabul etmem. CV adayın ambalajıdır.