Kadın erkek ilişkilerini tam olarak anlamak ve bu konuda kesin kurallar koymak neredeyse imkansız. O kadar göreceli ve o kadar çok farklı faktörler etkili oluyor ki...
Küresel dünyamız zor zamanlardan geçiyor. Ülkemiz de bu yutulması zor lokmadan payını alıyor kuşkusuz. Global kriz canavarı, şimdiden binlerce çalışana dişlerini geçirdi bile.
Çalışanlar kimi zaman kişisel sorunlardan kimi zaman da işten kaynaklı sorunlar nedeniyle strese girebilir. Bu stresin fiziksel ve zihinsel olarak yarattığı rahatsızlık "Tükenmişlik Sendromu (Staff Burnout)" olarak adlandırılıyor.
Düşüncelerin bedende bir takım sonuçlar yarattığı kesin olarak biliniyor. Bu nedenle, Doğu felsefesinin ana kaynağı olan "pozitif (olumlu) düşünce"ye günümüzde Batı tıbbı, spor camiası, eğitimcileri ve tabii ki iş dünyası büyük ilgi gösteriyor.
İlkbahar olmaya karar verememiş bir günün ortalama vasat bir akşamında fark ettim ki anlamadıklarım ne çok fazlaymış meğer anladıklarıma kıyasla... Hayal kurmayanları anlamıyorum mesela...
Bazen insanlar yaptıklarına kendilerini fazla kaptırıyorlar. Herkes onların ürününü alacak, herkes onları dinleyecek, herkes onları izleyecek zannediyorlar.
Daha küçücük çocuklardık ve birbirimize sorardık. Dürüstlük mü Cesaret mi? Aslında o zamanlardan farkındaydık bu iki kavramın hayatın içinde neler neler neler ifade ettiğini.
Kim demiş psikolog işletmeden anlamaz, diye... Şirketin/kurumun ne farkı var ki insandan... Bebek doğumundan itibaren gelişirken bazı sistemler belli dönemlerde öne çıkar, daha baskındırlar. Şirketlerde de aynı silsile devam eder aslında...
Son dönemde, iş yaşamına dönük kızgınlık yönetimi ve kontrolü üzerine eğitimlere sıkça rastlar olduk. Ben, yönetmek kavramından ziyade, bu duygumuzun sağlıklı bir şekilde yaşanması ve ifade edilmesi kavramını daha çok tercih ediyorum.