İK Blog Yazıları

İnsanın da yemeğin de ağır ağır pişmişi makbul şu hayatta. Özgeçmiş incelerken, yeni tanıştığım insanlarla sohbet ederken bazen en olmadık yerlerde, televizyonlarda ünlüleri izlerken sabun köpüğü insanlar her yerdeler...

Önceki yazımda öz farkındalıktan ve gelişiminden bahsetmişdim. Bugün özfarkındalığının farkında olan insanların özelliklerine değinmek istiyorum...

Üniversiteden yeni mezun olmaya adaylara ve halen kendini tanıyamamış olanlara önerebileceğim bir egzersiz var. Beyaz tertemiz bir A-4 kağıt alın, sakin bir köşeye çekilin...

"Kahramanlık yapın!" Evet, lütfen ve bir zahmet o penguen kostümünü çıkarın ve hayır sandığa kaldırmayın; meydan yerinde yakın! Ateşi gören plaza sakinleri pencerelerine fırlar da size eşlik ederler belki de.

Kendimle ilgili bu farkındalığı yaşadığımda, yani bu soruyu kendime daha önce hiç sormadığımı anladığımda, severek yapmadığım bir iş için epey bir zaman harcamıştım. Başarılı ve düzenli bir okul yaşamım olmuştu.

Özellikle kariyerinizin ilk yıllarında, hemen daha uzun mesafelere uçabilmeyi istediniz mi? İşiniz uçmanızı kolaylaştırıyor mu yoksa kanatlarınız olması gerekenden küçük ya da büyük mü?

Size yaşamınız boyunca hata yapmamanız konusunda uyarılar gelmiş olabilir. Korkmayın yaptığınız her hata sizi motive etsin. E.Langen'in dediği gibi "En usta kimse, bir zamanlar en çok yanlışı yapan kimsedir."

Bazen insanlar yaptıklarına kendilerini fazla kaptırıyorlar. Herkes onların ürününü alacak, herkes onları dinleyecek, herkes onları izleyecek zannediyorlar.

"Kişisel markalaşma"yı son yıllarda sık sık duyduğunuza eminim. Bunun en basit anlamı dışarıya karşı kendinizi nasıl gösterdiğinizdir.

Daha küçücük çocuklardık ve birbirimize sorardık. Dürüstlük mü Cesaret mi? Aslında o zamanlardan farkındaydık bu iki kavramın hayatın içinde neler neler neler ifade ettiğini.

Bir yılın daha son günlerini yaşıyoruz. Kimimizi yılsonu hesaplarını kapatma, kimimizi hedefleri tutturma derdi, kimimizi hediye alışverişi ve tatil planlama telaşı, bazılarımızı da piyangodan belki bu sefer umudu sardı bile.

Yeni çağın trendi duygusal olmaktan korkmayan "KARİZMATİK İK ve LİDER"leridir. İşini iyi yapan/yapmak isteyen her yönetici, etrafındaki çalışanlara, çevresindeki insanlara duyarlı davranmalıdır.